Şiddete Evet Cinselliğe Hayır!

Muhafazakâr” bir kanalda her ay en az üç karate filmi gösteriliyor, Benzer içerikli filmler, çocukların izlediği saat diliminde ‘çok izlenen’ kanallarda ekrana geliyor. Testere’ gibi paralı kanallarda ‘isteğe bağlı’ seyredilebilen bir filmin tüm serisi, açık kanalda, yayınlanabiliyor. Ama iş biraz ‘cinselliğe’ gelince kulaklar dikiliyor.

‘EMMANUELLE’ YAYINLANABİLİR MİYDİ?

Slyvia Kristel öldü. Hakkında basında çok yazı çıktı. Bu kadar yazıldı, çizildi; eh sinema tarihinde de bir şöhreti var. Anısına bir filmi yayınlansa?

Şöyle bir yoklama çektim, “Acaba bir ‘Emmanuelle’ filmi, para verilerek izlenen platformlarda yer alan sinema kanallarından birinde gösterilse ve bir izleyici şikâyette bulunsa ne olurdu?” diye. “Kesilmeden yayınlansa kesin para cezası gelirdi” cevabını aldım kurum içinden. Kesilme olayı da ilginç; neyi, ne kadar keseceksin? Kesme eyleminin sının nerede başlar, nerede biter?

TESTERE’YE HOŞGÖRÜ

Durum özetle şu;

Emmanuelle yayınlansa kanal ceza alırdı. Ama ‘Testere’ yayınlandığı halde herhangi bir şikâyet ya da işlem yok! Şiddet içeriği açısından ‘cinsel içerikli’ bir filmden daha sert yapımlar olsa da, şiddete karşı gösterdiği duyarlılıkla cinselliğe (pornografi değil!) karşı gösterdiği duyarlılık farklılık gösteriyor bizdeki seyirci profilinde. Yani şiddet yönünde bir tolerans mevcut. Bu RTÜK’ün raporlarına da yansıyor. . .

‘İnceleme kriterleri’ diye bir bölüm var. Gelen şikâyetlerin konu başlıklarına göre dağılımı. Eylül ayında durum şöyle;

‘Genel ahlaka ve ailenin korunmasına aykırı (yani cinsellik durumu!) gelen şikâyet sayısı: 1. 990.

‘Çocuk ve gençlerin gelişimlerini olumsuz etkileyecek yayın’ (yani şiddet oluyor!) gelen şikâyet 542.

Yüzdeye vurulduğunda yüzde 21′e 6 gibi bir fark.

GİZLİCE İZLEYİP ŞİKÂYET EDİYORLAR!

Tüketicinin bilinçaltına ayna tutarak pek çok pazarlama sorusunun gerçek yanıtlarını bulmaya çalışan Thinkneuro, verilerini medyada paylaşıyor. Bu verilerin doğruluğu üzerine tartışmalar var. Ama tümünü silip bir kenara atmak da sanırım yapılan çalışmalara haksızlık olur.

Deneklerin beyin EEG‘lerini çekerek belirli bir algoritmayla reklam, pazarlama üzerine yaptığı çalışmaları şirket, en son, televizyon dizilerine uyarladı.

Şirketin kurucu ortağı Dr. Yener Girişken’e yukarıdaki tespiti sordum. “Size vereceğimiz bulgular, ölçümlerimiz ve geliştirdiğimiz ekspertiz sonucunda çıkan yorumlar” dediği şu bilgileri verdi. . .

“Örneğin bir kadın, evde eşinin yanında müstehcen sahnenin olduğu bir kanalı değiştirirken, yalnız olduğunda izleyebiliyor. Dolayısıyla gerçekten neyi izlemek istediğiyle neyi izliyor gibi gözüktüğü arasında anlamlı bir fark var. Sosyal kabullere göre hareket ederek RTÜK’e şikâyette bulunabiliyor. ”

NEDEN SEÇİM ŞİDDETTEN YANA

Dr. Yener’e göre durum şu; “Ahlak (cinsellik) ve şiddet arasında karşılaştırma yapmak gerekirse, şiddet toplumun önemli bir kesimi için imtina edilecek bir olgu olmasına rağmen cinsel içerikli bir görüntüyü izliyor gibi görünmek, rahatsız ediyor olabilir. Batılı toplumların aksine, şiddet içeren görüntüler şikâyet unsuru olmayabiliyor. . . ”

Bir saptama, belki de bir çelişkiyi biraz dürtmekti amacını. Belki oturup düşünürüz neden kadına şiddet görüntüleri, haber bültenlerinde ‘trafik kazaları’ standardına geldi diye!

Diğer Haberler